- ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları -
+3
death_angel82
AdminCem
muzur_kedi
7 posters
Yazar
Mesaj
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 4:56 pm
O sadece bir Lider değildi
- ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları -
BU YAZILARIN ÖNEMİNİ OKUDUKÇA ANLIYCAKSINIZ,,,ONU ANLAMAK İÇİN ARTIK BİŞEYLER YAPMALIYIZZ,,,BU BAŞLIİI HEP İLK SAYFADA TUTMAK İÇİN BEN ELİMDEN GELENİ YAPICAĞIM VE SİZE SESLENİYORUM FORUM SAPHIRA SAKİNLERİ ATATÜRK İLE İLGİLİ PAYLAŞIMLARINIZI BURDA GÖRMEK OKUMAK BİRLİKTE BİLİNÇLENMEYİ ÇOK İSTERİM...
SAYGILAR...
Kırmızı Kurdele
Mustafa Kemal ******, Türkiye'nin süper kahramanı ve ilk Cumhurbaşkanı idi. O, bugün ki Türkiye Cumhuriyetini, Osmanlının küllerinden oluşturdu. Avrupa'nın “hasta adamını" iyileştirdi ve bugünlere gelmesine neden oldu. Diğer tarihin unutulmaz liderleri gibi, kısa zamanda, inanılmaz işleri başaran, bir elin parmağını geçmeyen tarihi portrelerden birini oluşturdu. Yalnızca Türkiye'yi değiştirip, yaşayan, nefes alan ve saygı duyulan bir ülke haline getirmenin yanında, tüm dünyaya da örnek örnek oluşturdu İstiklal Savaşı ile. Her yaşayan canlı gibi, süper güçleri, süper liderliği , geleceği görüş yeteneği, onun ölümünü engelleyemedi. 10 Kasım 1938 günü saat 9:05'de, 1881 yılında açılan o mavi gözlerini, hayata kapadı.
Neden bunları anlatıyorum size? Bugün 10 Kasım olduğu için mi? Belki de. Ama öncellikle, bunları anlatmamın nedeni, herkesin, ******'ü iyi anlaması, bilmesi ve öğrenmesi için. Özellikle Time dergisi. İkinci nedeni ise, ******'ün ölüm yıldönümü, benim çocukluğum içinde büyük bir önemi, yeri olduğu için. Hepimiz iyi biliriz, 10 Kasımlar, üzgünlük günleridir. En azından öyleydi ben çocukken. ******'ün, 1938 yılında öldüğü hiçbir şeyi değiştirmedi. 1980'li yıllarda da sanki 10 Kasım 1938 gibi yas tuttuk. Türkiye, her 10 Kasım'da ağlamak zorunda idi. Hatırlarım, her 10 Kasım'da, ben çocukken, lokantaları, sinemaları, barları kapatırlardı. İçki satılmazdı o gün. Neden? Saygıdan ötürü mü? Ben çocukken, çok da önemli bir konu değildi bu zaten benim için. Birçok kişi, televizyon seyretmezdi bir gün boyunca. Hatırlarım, annem televizyonu açar ama sesini iyice kısardı komşular duymasın diye. Tüm Türkiye'ye eğlence yasağı gelirdi bir gün boyunca. Yalan ve yaptırımcı bir hüzün, neredeyse yarım yüzyıl önce ölen, yüce bir insan için.
Faiz Doğan bir kahraman değildi. Ne Türkiye'nin, ne de doğduğu şehir olan Urfa'nın. Faiz Doğan, benim dedemdi. Onun, ******'e benzeyen birçok yönü vardı. Her ikisinin de inanılmaz derin mavi gözleri vardı. Hani şu çakır gözlü denilen cinsten. Her ikisi de zamanına göre yakışıklı sayılırdı. Her ikisi de çapkın idi gençliğinde. Maço, sinirli, kontrol düşkünü. Her ikisi de Rakı'yı ve sigarayı çok severdi. Her ikisi de bir Kasım günü hayata gözlerini kapadı.
Dedem, zengin, güçlü, köklü, örf ve adetlere bağlı bir aileden geliyordu. Zamanında, babası ile aynı odada oturabilmek için, annesinden ve babasından izin istemek zorundaymış. İşte öylesine eski törelerin uygulandığı bir aile. Hayatı boyunca çalışmak gereği duymadı. Ağa oğlu idi ve öyle yetişmişti. İki kez evlendi ve bu evliliklerden dört çocuğu oldu. Bir kızı ilk evliliğinden -ki şimdiye kadar hiç görmediğim, ve üç tane oğlu, ikinci evliliğinden. O, üç oğlunu, Rakı'yı ve Maltepe sigarasını çok severdi. Bir de kanaryaları. Bana uzun uzun kanaryalardan bahsederdi. Her zaman bir kanaryası vardı dedemin evinde. Kafesin önüne sandalyeyi koyar, uzun süre ıslık çalardı ki kanarya karşılık versin. Bazen kanarya kaseti koyduğu da olurdu kasetçalarına. Sonra oturur sandalyesine, sol elini kulağına götürür ve kanaryanın ötmesini beklerdi. Arada sırada da bize sorardı:
Bu kanarya dişi sanırım. Ötmüyor değil mi? Kimsenin yüreği yetişmedi "Susmuyor ki mübarek. Sabahtan beri ötüyor. Kafa kalmadı vallahi" demeye. Kulağı ağır işittiğinden duymazdı kanaryanın ona söyledi şarkıları. Bir kulaklık almayı da kendine yediremedi öldüğü tarihe kadar.
Az kalsın unutuyordum. Bir de beni çok severdi. Dedem, eski Osmanlı adamı dedikleri kişiliklerden biriydi. Babanın bulunduğu odaya girmek için izin istenen dönemlerden geliyordu ne de olsa. Çok fazla konuşmaz ama konuştuğunda az ve öz konuşurdu. Bir kere olsun, üç oğlundan birini kucakladığını ya da "Seni Seviyorum" dediğini duymadım. Sevmediğinden değildi. O şekilde yetişmişti Dedem.
Fakat benim yanımda çok farklı idi. Uzun uzun yürüyüşlere çıkardık beraber ve her yürüyüşümüzde bacaklarının ağrıdığından şikayet ederdi. Bana uzun uzun damar tıkanıklığı problemlerinden, anjiyo gibi tıp terimlerinden bahsederdi. Anlamazdım ama dikkatle dinlerdim çünkü kelimeleri çok tasarruflu bir şekilde harcayan dedemin konuşması beni hem şaşırttır hem de konuştuğunda önemli şeyler söylediğinden, yürüyüşümüz sırasında söylediklerini can kulağı ile dinlerdim. Konu damar tıkanıklığı bile olsa. Daha birçok hikayeler anlatırdı. Kanaryalardan, babama nasıl yüzmeyi öğrettiğinden (babamın beline ip bağlayıp, Fırat nehrine atmış bir gün. Can havliyle babam birkaç günde öğrenmiş yüzmeyi), kardeşleri ile birlikte, dedelerinin hazinesini bulmak için, mutfaklarının ortasına açtıkları kuyudan ve daha birçok inanılması güç hikayeler anlatırdı.
Yürüyüşlerimizde bana bir şarkı söylerdi. Hep aynı şarkı, hep aynı de-tone ses ile:
Mehmet Efendi Aldı tufengi Çıktı avına Vurdu kuşuni Şarkı söyledikten sonra da bana, kuşları hiçbir zaman vurmamam konusunda tavsiye verirdi. "O şarkının gelişi" derdi. Halen bugüne kadar, babam, dedemin şarkı söylediğine inanmaz. İşte öyle bir adamdı benim dedem. Küçüklüğümü en çok etkileyen ve benim çok sevdiğim bir karakter.
Beni bu kadar sevmesini, zaman ayırmasını, oğulları üstünde yaptığı yanlışlıkları benim üzerimde tamir etmek istemesi diye düşünüyorum. Bana, kimseye göstermediği, o kırılgan, hassas, sevecen yanını gösterdi hep. Bana bir şeyi öğretti. Bana, babalığın, bir öğrenme süreci olduğunu öğretti. En azından, kızlarım doğduğunda anladım bunu. Bana, bir insanın başkaları tarafından görülen yüzünün, gerçek yüzü, gerçek duygularından farklı olabileceğini öğretti. Onu o kadar çok sevdim ki anlatamam. Bir 10 Kasım günü öldü dedem.
İlkokul yıllarında, çok akıllı bir öğrenci değildim. Okurken, yazarken, sorunlarım vardı. Halen de devam eder arasıra. Hatırlarım, yan komşumuzun oğlu Serdar, bir gün "kırmızı kurdele" ile geldi evine. Kırmızı kurdele çok önemli bir mevzu idi ilkokul yıllarında. Kırmızı kurdele, ne kadar akıllı ve başarılı ya da öğretmenin gözdesi olup olmadığını gösteren bir sembol idi. Bir kere aldın mı, bütün yıl giyerdin simsiyah gömleğinin üstünde, kıpkırmızı! Annem, arasıra sorardı bana şaka ile karışık "Benim oğlum ne zaman alacak kırmızı kurdeleyi" diye. "Bir gün" derdim ama içten içe, hiçbir zaman alamayacağımı da bilirdim. Fakat milyonlarca yılda geçse, günün birinde, bu kırmızı kurdelelerden birini, ****** ve dedemin sayesinde benim de alacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.
İşte, aynen bu gün gibi, günlerden 10 Kasım idi. Türkiye, yine, o sahte, o yalan üzüntüsüne bürünmüşdü. Ben de arkadaşlarım ile birlikte, okul bahçesinde, sıradaydım. Saat 9:05'de sirenler, kulaklarımızı yırtmaya başladı. Yüce insanın öldüğü anı işaretliyordu bu siren, kulaklarımızda, beynimizde, kalplerimizde. Öğretmenler, etrafa bakınıyordu. Hani gülen bir öğrenci bulsamda çeksem kulaklarını der gibi. Böyle bir anda, gülmeye ya da Allah muhafaza konuşmaya cesaret edebilecek, kansız var mı acaba diye aranıyordu gözleri. Ben ise ne konuşuyor, ne de gülüyordum. Neredeyse, haykırırcasına ağlıyordum o gün. Okul müdürü yanıma geldi, diz çöküp, bana “Ağlama, üzülme evladım! Benim de ağlayasım geliyor" dedi. Bana kimsenin Onun yerini alamayacağını, Onun kalbimizde yaşadığını söyledi. "Evet" dedim. Kimse Onun yerini alamazdı. Müdür, ******'den; ben ise Dedemden bahsediyorduk. Daha sonra, müdür beni örnek verdi herkese. Benim, ******'e bağlılığımdan, Onu nasıl sevdiğimden bahsetti ve kıpkırmızı bir Kırmızı Kurdele taktı göğsüme.
Şimdi düşünüyorum da keşke söyleyebilseydim müdüre. Ben, dünyada tanıdığım en yüce insan için ağlıyordum ve evet, kimse onun yerini dolduramazdı. Ben 10 Kasım günü hayata gözlerini kapayan Dedem için ağlıyordum.
En son muzur_kedi tarafından C.tesi Ağus. 16, 2008 9:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 4:58 pm
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 5:28 pm
bunları biliyormuydunuz???
****** hakkında aşağıdakilerden hangisini biliyorsunuz? (Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı`nın `İçimizden Biri ******` adlı yazısından alıntıdır)
50,00
41
******`ün dünyada `başöğretmen` sıfatlı tek lider olduğunu
37,80
31
Bir geometri kitabı yazdığını. Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasını bu yazdığı kitapla bizzat Mustafa Kemal olduğunu
30,49
25
Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur, ******: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz". BM yasasını değiştirir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz
25,61
21
Yıl 1938, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. Birden çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye döner ve aynen şöyle der: "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim"
24,39
20
Yıl 2000, ABD Başkanı`nın milenyum mesajından bir alıntı : "Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal ******' tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir"
21,95
18
Yıl 1938, Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı : "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir"
19,51
16
Norveççe`de `****** gibi olmak` diye bir deyim olduğunu
18,29
15
Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimiz var. Ama dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimiz var; 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine bizzat ****** tarafından atanmış Üstteğmen Kara Fatma
18,29
15
`****** çiçeği`nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını
17,07
14
Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek, ******`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu
15,85
13
`Mimber` adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini
15,85
13
Yıl 1996, Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği metni bırakmıştır. Diyor ki: "Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal ******'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm"
14,63
12
Yıl 2005, Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisi "Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek ******' ü örnek alsın yeter
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 5:40 pm
1."ATA" LAFINI SEVMEZDI
"******" hitabini ilk kez donemin Turk Dil Kurumu Baskani bir
konusmasinda kullanmis, Mustafa Kemal de cok begenerek soyadi olarak
almisti.Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hic hoslanmazdi.
2.EN SEVDIGI YEMEK
Manastir Askeri Lisesi yillarindan kalan bir aliskanlikla hayati boyunca
en sevdigi yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldi. Tatliya duskun
degildi ama cani istediginde cok sevdigi gul recelini tercih ederdi.
3.EN BUYUK HAYALI DUNYA TURUNA CIKMAKTI
Omru yetseydi bir dunya turuna cikip Turk dili ve tarihi uzerindeki
calismalarini genisletmek en buyuk hayaliydi.
4.BASUCU KITABI "CALIKUSU" YDU.
Binlerce kitabi vardi.Ama bunlarin arasinda bir tanesini hayati boyunca
hatta cephede bile basucundan yirmadi. Resat Nuri Guntekin'in unlu Calikusu"
romanini hep yaninda tasir, her gun rastgele bir erinden acar, birkac
sayfa okurdu.
5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdigi hayvan kopekti. "Fox" adini verdigi kopegi,
Gazi`nin yataginin ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara duskunlugu o dereceydi
ki bir gun misafirlerinin de gorebilmesi icin yeni dogmus bir tayla
annesinin Cankaya Kosku kabul salonuna getirilmesini bile emretmisti.
6.TAM BIR SALON ADAMI
En sevdigi dans valsti. Muzik zevki cesitlilik gosteriyordu.Klasik Bati
muzigi disinda Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.
7.GOMLEKLERININ TUMU BEYAZDI
Gomleklerinin hepsi beyazdi. Bu gomlekler ilk yillarda Isvicre`de ozel
olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasina onculuk edebilmek
icin Beyoglu`nda bir terziye diktirilmeye baslanmisti.
8.DOLABINDA LACIVERTE YER YOKTU
Takim elbiselerinin tasarimlarini hep kendisi cizerdi.Lacivert takim
giymeyi sevmezdi.
9.OLCULERI
Boyu 1.74 idi.Hayatinin son donemlerine kadar 76 olan kilosu hastaliginin
ilerlemeye baslamasiyla 46'ya kadar dusmustu. 43 numara siyah rugan
ayakkabi giyerdi.
10.RUMELI SIVESI
Ozenli ve temiz bir Turkce konusurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli
sivesiyle telaffuz ederdi.
11.HAZIN BIR HIKAYE
Hayatinda bir donem cok onemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden
sonra hayatina trajik bir sekilde son veren Fikriye Hanim`in mezarinin
nerede oldugu bilinmiyor.
12.CUMHURBASKANLIGINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin cogunu gecirdigi savas cephelerinden sonra Cumhurbaskani olarak
gecirdigi yillar ona bir tecrit yasantisi gibi geliyor, cok sevdigi
halkindan ve sade bir vatandas yasamindan uzaklastigini dusunuyordu.
13.PAPA`NIN TEMSILCISINE ELBISE
Kiyafet Kanunu cercevesinde tum din adamlarinin dini kiyafetleriyle
sokaga cikmalari yasaklaninca, Monsenyor Roncalli`ye kendi terzisi Kemal
Milasli eliyle bir koleksiyon hazirlatti.
14.KENDISI TIRAS OLMAZDI.
Sabah kahvaltilariyla arasi hic hos degildi.Yataktan kalkar kalkmaz
odasindaki divanin uzerine bagdas kurarak oturur, gunun ilk kahvesini
sigarasini icerdi.Bir ozelligi de kendi kendine tiras olmamasiydi.
15.DUZEN TAKINTISI VARDI
Evinde ,cevresinde hatta konuk oldugu evlerde bile egri duran esyalari
duzeltmeden rahat edemezdi.
16.HOSGORULU LIDER
Koylunun birinin gazete kagidina sardigi tutunu icmeye calisirken eli
yanmis,"Alin bunu kendi icsin" diyerek ******`e
kufretmisti.Mahkemeye cikarilacakti. ****** olayi dinledikten sonra "Onu
duyuyor olmasina sasirmis anilarinda bunu espirili bir dille anlatmisti:
"T.C`de bir tane kulaklari duyan kisi var onu da Cumhurbaskani yapmislar".
25.BIR RICASI BAS ACTIRDI
Bir gun halk arasinda dolasirken carsafli bir kadina rastlamis, "Hafiz
Hanim benim hatirim icin basindaki ortuyu acar misin?" diye sormustu.
Kadin bas ortusunu acarak , ******`un onunde egildi ve ellerini optu.
26.BILARDO VE YUZME
Sportmen kisiligi vardi. Her gun at biner , yuzmeye gider ve bilardo
oynardi.
27.EN BASARILI DERS.
Egitim hayati boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere
ilgisi hayati boyunca surdu.
28.YAGCILARA GECIT YOK
Yagcila cok kizardi Bir aksam sofrasida kendisine gereksiz sekilde iltifat
eden Abdulhak Hamit`e mudahale etti.
29.SON YILBASI GECESI
1937`yi 1938`e baglayan son yilbasi gecesini Disisleri Bakani Tevfik Rustu
Aras ile bas basa gecirmisti. O gece dolabindaki bazi elbiseleri bakana
hediye etmisti.
30.KOSKTEKI GUVERCINLIK Kuslari cok severdi.Cankaya Kosku`nde ozel bir bakicinin ilgilendigi
guvercinligi vardi.
ALINTIDIR...
AdminCem Site Kurucusu
Mesaj Sayısı : 1554 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 29/05/08
Başarı: (1000/1000) Rep Puanı: (944/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 6:54 pm
çok saol paylaşım için
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 01, 2008 7:58 pm
Rıca edeRım ne demek ...!
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Ptsi Haz. 02, 2008 6:27 pm
Özür dilerim Ata m... Kendimize olan saygımızı yitirdiğimiz için önce. Sonra benliğimizden vazgeçip başkaları gibi olmaya çalıştığımız için, bizim olmayanları onlardan fazla sahiplendiğimiz için özür dilerim. En medeni milletlerden biri olduğumuzu unutup medeniyet denen şeyi yabancı maskeler takmak zannettiğimiz için, medeniyet dediğimiz şeyin tek diş kalmış canavar olduğunu unuttuğumuz için bir de. Beyni örümcek bağlamış zavallılar 2-3 aykırı laf ettiğinde onları aydın zannedip el üstünde taşıdığımız için de büyük bir özür dilemem gerek.
Vatanın Bölünmez Bütünlüğü ne hak ve özgürlük safsataları altında dil uzatanları fark edemediğimiz için de özür dilemem lazım senden. Yine de bunun için çok kızma bize. Dedelerimiz siperlerde omuz omuza durmuş olabilir ama devir değişti artık. Bir yandan globalleşiyoruz. Ata m sen şimdi globalleşmeyi de bilmezsin, dünyayı büyük bir köy haline getirmeye çalışıyoruz. Bir de köy ağası benzeri ağa koyacağız başına, tüm insanları nakde çevirecek. Ağaya yakın olanların karnı en çok doyacak, diğerleri bulduğu ile yetinecek. Öyle olmalı çünkü ağa bu, her şeyin en doğrusunu bilir. Zaten yanlış yapmayanları yakınına alacak ve koruyacak, uzakta kalanlar düzeni bozmak isteyen, insanların mutluluğu için tehlike oluşturanlar. Bu yüzden de hak ediyorlar uzakta kalmayı.
Ne diyordum... Ha, globalleşiyoruz Ata m, ama globalleşmeden önce çürük parçaları ayıklamak lazım ki bütüne zarar vermesin. Bu yüzden de BİR ve BÜTÜN olan biz bile Kürt-Çerkez-Alevi-Sünni vs diye parçalara bölünmeliyiz önce, malum küçük parçaları ayıklamak daha kolay. Sonra globalleşiriz. Vatanın Bölünmez Bütünlüğü ne dil uzatanları fark edemeyişimize çok kızma bu yüzden.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir düsturundan da uzaklaştık. Kız çocuklarını okutalım diye çabalarken kafasına bir parça bez bağlayanları okullardan attık. Ben tanıdım bunların bir kaçını Ata m. İçlerinde gerçekten dayak atılası zavallı beyinler olduğu gibi bir çoğunun hiç de memleketi parçalamak gibi bir niyetleri yoktu, en az benim kadar seviyorlardı ülkelerini. İnsanları kafalarının içine göre değil, dışına göre sınıflandırdığımız için özür dilerim.
İyi de bir haberim var sana, bir sürü üniversitemiz var şimdi. Gerçi bu üniversitelere gelenler dört işlem dışındaki işlemlerde zorlanıyorlar biraz, düşünmeyi değil, ezberlemeyi öğrendiklerinden. Yeni nesilleri düşünemez yaptığımız için özür dilerim.
"Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller buyruğundan kurtarmalıdır" demiştin değil mi? O zaman bir özür daha dilemem lazım senden. oha falan olduğumuz stop olduğumuz trende uyduğumuz için...
Çoğunluk yanlış yere bakıyoruz Ata m... Düşünmemiz gereken onca şey varken kim kimi nerde öpmüş, kim kimin yeni sevgilisi, falanca kiminle basılmış, Saddam don-paça nasıl çamaşır yıkamış haberleri var saygın(!) kanalların ana haber bültenlerinde. Öyle sinirleniyorum ki bunları gördükçe... Ama sadece kendimi kurtarabileceğimi anladım Ata m. ****** olsaydım diğerlerini de kurtarabilirdim belki ama benim gücüm sadece kendime yetiyor. Bunun için de özür dilerim senden.
Özür dilerim Ata m, yüzümüzü ilme ve ışığa dönmemiz gerekirdi. Oysa biz batıya döndük. Bir zamanlar önümüzde eğilenlerin önünde eğiliyoruz şimdi. Emanetine sahip çıkamadık, hepimizin adına hepinizden özür dilerim Ata m...
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Ptsi Haz. 02, 2008 6:29 pm
ÇANAKKALE NEYİN SAVAŞIYDI?
Süleyman Çelebi bugün ülkemizin her köşesinde okunan mevlidin yazarı.Yıllar önce bir mevlit kandili öncesiydi. Gazetemizin Bursa bölgesi için çıkaracağı mevlit ekine haber çalışması yapıyorduk. Çekirge’nin ana caddesi üzerinde bulunan Süleyman Çelebi’nin mezarına gittik. Mezar yolun bir iki metre üstünde kalıyordu. Yola bakan duvarda bir tabela vardı. Bu tabelanın yakınında arkadaşlarımız yoldan geçenlerle Süleyman Çelebi üzerine röportaj yaptı ve mezarının nerede olduğunu sordu. Gençlerin çoğu bilmiyordu ve genelde de Bursa dışındaki yerleri söylüyorlardı. Her gün önünden geçtikleri yeri fark edememişlerdi.Farkına varamadığımız değerlerden biri de Çanakkale gerçeğidir. Çanakkale’yle ilgili bilgiler savaşın şiddeti, ölenlerin çokluğu ve Çanakkale’nin geçilmez olduğuyla sınırlı. Çanakkale’de şehit olan 250 bin insan ve belki de bir o kadar gaziden geriye ne kaldı dersiniz? Çanakkale şehitlerinin geldikleri şehirlere baktığınızda bir Anadolu mozaiğiyle karşılaşıyorsunuz. Yani her vilayetin, her mahallenin neredeyse bir Çanakkale şehidi var. Çanakkale bizim yüreğimize düşen bir ateş. Gidenlerin dönmeyeceklerini bildikleri bir menzil. Gazilerimizin anlattıklarını bir masal gibi dinleyen torunlarız bizler. Aylarca top ve tüfek mermisi altında hayatta kalmanın, yürekle aklın direncinin nasıl bir sinerjiye dönüştüğünü araştırmayan bizler; çocuklarımıza da Çanakkale’yi anlatamıyoruz. Çanakkale’ye yeni evlendiği kocasını gönderen gelini; tek oğlunun sırtını sıvazlayıp gözyaşlarını içine akıtan anayı, bir daha geri gelemeyeceğini bildiği evladının gözünün içine bakarak ‘’Allah’a emanet ol!’’ diyen babayı anlamadık, anlamaya çalışmadık. Çanakkale, yeni gelinin,ananın,babanın kalbindeki ateşte saklı… Çanakkale, siperlerde nöbet bekleyen Mehmetçiğin gönlünde gizli… Çocuklarımız Çanakkale’yi sadece bir savaş olarak görmemeli. Çanakkale, bir var oluş mücadelesinin yansıması olarak bilinmeli. Ve Anadolu’nun her vilayetinde saklı Çanakkale hikayeleri unutulmaya yüz tutmadan su yüzüne çıkarılmalı. Çanakkale unutulmamalı.Çanakkale ruhumuzun yeniden ihyası adına önemli bir adım olmalı. Serhat ŞEFTALİ
Albay Mustafa Kemal Çanakkale’yi anlatıyor:‘ Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre. Yani ölüm muhakkak. Birinci siperlerin hiç biri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor. İkincidekiler onların üzerine gidiyor. Fakat ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, en ufak bir fütur göstermiyor. Sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim cennet’e girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik edilecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, işte bize Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.’’ (Prof. Azmi Süslü, ****** Araştırma Merkezi Dergisi, c.7, s 306 )
‘’ Oyuncak sanmayın! Milli ahlak, milli ruhtur; Onun iflası en korkunç ölümdür: Tümüyle ölmektir.’’ M. Akif ERSOY (Safahat-Hatıralar ) ALINTIDIR
death_angel82 Özel Üye
Mesaj Sayısı : 16 Yaş : 41 Nerden : Manisa/Soma Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Çarş. Haz. 04, 2008 11:26 pm
Çok Güzel bir Çalışma başından sonuna okudum Emeğine ve yüreğine sağlık..
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Perş. Haz. 05, 2008 8:35 pm
Mesaj Sayısı : 160 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 05/06/08
Başarı: (50/1000) Rep Puanı: (0/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Cuma Haz. 06, 2008 11:44 pm
payLaşımLarın için tşkLeR aßLajım
biR kaç Resimde bnden oLsun
AdminCem Site Kurucusu
Mesaj Sayısı : 1554 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 29/05/08
Başarı: (1000/1000) Rep Puanı: (944/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - C.tesi Haz. 07, 2008 12:12 am
çok güzel resimler Atamızı forumumuzda yaşatmak nekadar güsel
saphira_smge Moderatör
Mesaj Sayısı : 682 Yaş : 33 Nerden : 40aaç Kayıt tarihi : 30/05/08
Başarı: (515/1000) Rep Puanı: (125/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - C.tesi Haz. 07, 2008 12:23 pm
yha çok etkilndm okudm ve çok güselmş emeğinize sağlk..
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 08, 2008 9:04 am
saoLun ark. begenmenıze sevındım eLımden geLdıgı kadaRıyla atamızLa ilgili bısıLeR payLA$tım işte .. devamıda geLıcek bunun .. okuyn gosLeRınıze sagLık ..! ayrıca jeLı saoL guseL resımLeR mı$
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 08, 2008 9:08 am
GENÇLİĞİN ATATÜRK E CEVABI...
EY BÜYÜK ATA!
Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk istiklalinin ve Türk Cumhuriyetinin ebedi bekçileriyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir.
İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur.
En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve Cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesile devredilecek.
Bu mukaddes emanete yönelen dâhili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır.
İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır.
Çünkü İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedenler, karşılarında beş bin yıllık şerefli Türk tarihinin yılmaz evlatlarını, cumhuriyeti ve inkılâplarının feyizli ve imanlı gençlerini bulacaklardır.
EY TÜRK ÜN BÜYÜK ATASI!
İstikbal ve Cumhuriyeti korumak mecburiyeti hâsıl olursa içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz.
TÜRK GENÇLİĞİNİN ANDI
Türk gençliği olarak özgürlüğün, bağımsızlığın, egemenliğin, Cumhuriyetin ve devrimlerinin (inkılâplarının) yılmaz bekçileriyiz.
Her zaman, her yerde ve her durumda ****** ilkelerinden ayrılmayacağımıza, çağdaş uygarlığa geçmek için bütün zorlukları yeneceğimize namus ve şeref sözü verip, kendimizi büyük Türk Milletine adarız.
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 08, 2008 9:09 am
Yer: İzmir de bir özel eğitim kurumunun anaokulu. Ana girişteki, bekleme holünde bulunan duvar panosunda, beş yaş grubu öğrencilerinin, öğretmenlerinin kendilerine sorduğu bir soruya verdikleri cevaplar sergileniyormuş.
Soru: "Sen ****** ile konuşabilseydin O na ne söylerdin?" Cevaplar: "Zerrin: Gezmeye çıkıp gezelim, sonra tekrar evine gidersin. Sema: Birlikte mısır yiyebilir miyiz? Yavuz: Çikolata, şeker yiyelim mi? Mahmut: Hadi biraz sinemaya gidelim. Pırıl: Gel seninle gezmeye çıkıp dondurma yiyelim. Cem: Seni arabayla dolaştırırım. Yiğit: ******, seninle tahta blok oynayalım, müzik çalınca dans edelim. Gurbet: ******, hadi gel pazara gidelim, yemeğimizi alalım, yemekten sonra da gezmeye gidelim. Güven: Hadi gel yemek yiyelim. Yunus: Gezmeye gidelim, bakkaldan sakız ve çikolata alalım. Hakan: Hadi gel artık ******, seni yormayayım; düşmanları beraber öldürelim. Atacan: ****** ü arabayla gezdirirdim; vahşi hayvanlara bakardık. Cennet: Hayvanat bahçesine gidelim, hayvanları izleyelim. Selin: O nunla doğumgünü partisi yaparım, doğumgününü kutlarım."
Bunları okuyunca, öylesine karmaşık, tarifi imkansız duygu ve düşüncelere daldımki ki bilemezsiniz. Keşke onlar gibi, o saf, temiz, melek çocuklar gibi sevebilseydik Mustafa Kemal i. Önyargısız, koruyucu ve kıvam arttırıcı, renklendirici katkı maddelerinden arınmış, kalıpsız, cakasız ve fiyakasız. Alet etmeden, zemin yapmadan, çıkar gözetmeden, karşılıksız sevebilseydik keşke bizler de. Çocuk gibi sevip büyük gibi anlamayı keşke başarabilseydik. Neler mi değişirdi dersiniz? Çok çalışmamız ve çok sevmemiz lazım, çok.
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Paz Haz. 08, 2008 9:10 am
26 Ağustos 1922 de başlayan ve 30 Ağustos günü zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz da Türk Süvarilerinin Çevirme Harekatı ve 09 Eylül 1922 de İzmir de son bulan Takip harekatı, İstiklal Harbimizde çok önemli bir yer tutar.
9.Eylül.1922 de Yüzbaşı Şerafettin komutasında İzmir e giren Süvari birliğimizin Hükümet konağına Bayrağımızı çekişi yıllardır hafızalardan silinmemiştir.
Bu başarının anısına 9. Eylül tarihi süvariler günü olarak, başta emekli süvarilerimiz olmak üzere büyük illerimizde törenlerle kutlanmaktadır.
Eylül – İzmir’in Kurtuluşu
Dokuz Eylül Anadolu İnsanının Özgür Birey, Özgür İnsan olma tarihinin başlangıcıdır... 19 Mayıs 1919 da Samsun da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaş yolculuğu, 9 Eylül 1992 de İzmir de sona erdi. Bugün İzmir in Kurtuluş Günü; emperyalizmin Anadolu topraklarından sürüldüğü, denize döküldüğü gün. Mustafa Kemal in önderliğindeki ulusal özgürlük ve kurtuluş savaşının kazanıldığı o büyük utkunun adıdır 9 Eylül. 1 Eylül 1922, Mustafa Kemal , tarihi emrini verdi: "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz dir ileri!.." Bağımsızlık ateşi ile yanan Türk Birlikleri bir an önce İzmir’e girmek için yıldırım gibi ileri atıldılar. Yunan ordusu silahını, cephanesini ve malzemesini terk ederek kaçıyor, kaçarken de her yeri yakıp yıkıyordu. Binlerce ölü veren Yunanlıların toparlanmaları olanaksızdı. Tek hedefleri İzmir e ulaşarak gemilerle kaçmaktı.
Türk birlikleri 1 Eylül de Uşak ve Kütahya ya, ertesi günde Eskişehir e girdiler. Batı Anadolu kentleri birbiri ardına geri alınıyordu. 4 Eylül de Alaşehir, Buldan, Kula, Söğüt, 5 Eylül de Bilecik, Bozöyük, Simav, Demirci, Ödemiş, Salihli; 6 Eylül de Akhisar, Balıkesir, 7 Eylül de Aydın, 8 Eylül de Kemalpaşa ve Manisa ya Türk ordusu giriyordu. Türk ordusunun üstün başarısı karşısında Yunanistan 2 Eylül de İngiltere ye başvurarak, Yunan ordusunun Küçük Asya yı boşaltması için ateşkes sağlanmasını istedi. Lloyd George ve Lord Curzon ise Türklerin İzmir yakınlarında durdurulabilmeleri halinde daha iyi bir barış sağlanabileceği önerisinde bulundular. Türk ordusu, İzmir önlerindeydi artık. 3 yıl, 3 ay, 25 gün süren savaş sona eriyordu. İzmir de ulusal isyanın ilk kurşununu sıkarak işgalci Yunan Efzun Alayı nın bayraktarını Karataş ta yere indiren gazeteci Hasan Tahsin in başlattığı mücadele, yine aynı kentte noktalanıyordu. 9 Eylül 1922, saat 11.00; Türk Süvarisi İzmir e girmiş ve Konak ı zapt etmiştir. Teğmen Ali Rıza ve bir erle hükümet konağının merdivenlerini yıldırım hızıyla adımlayan Binbaşı şerafettin Bey, ikinci kattaki balkonda duran Yunan Bayrağı nı indiriyor, yerine Türk Bayrağı nı çekiyordu. Halk coşku içinde özgürlük türküleri söylüyor, ulusal kahramanını, Mustafa Kemal ****** ünü bekliyordu artık.
Mustafa Kemal şehre giriyor ******, 10 Eylül 1922 de İzmir e girdi. Yer yer çatışmalar sürmekteydi. 3 bin kişilik Yunan kuvveti esir alınmıştı. İzmir kurtarılmış, Ulusal Kurtuluş Savaşı büyük utku yla noktalanmıştı. Türk ordusu 4-5 ayda parçalanamaz denen Yunan cephesini birkaç günde yerle bir etti. 15 günde 600 kilometre yol aldı ve 150 bin kişilik düşman ordusunu yok etti. ****** ün 1 Eylül de Dumlupınar da verdiği Ordular ilk hedefiniz Akdeniz dir ileri emri 9 Eylül 1922 de İzmir de noktalanırken yalnızca Türkiye için değil dünyanın bütün ezilen ulusları için yeni bir çığır açılıyordu. Hindistan lideri Mahatma Gandi, Kurtuluş Savaşı nı Mustafa Kemallerin zaferi dünya için bir hürriyet ve istiklal çağının sancağıdır diyerek selamlarken, Pakistan lideri Cinnah emperyalistlere şöyle sesleniyordu: Bütün dünyaya sesleniyorum. Ne biz, ne de her kıtada yaşamakta olan esir ve mazlum milletleri bundan sonra tutamayacaksınız. 13 Eylül 1922 günü ulusa bir bildiri ile müjdeyi verir ******: Asil Türk Milleti, ordumuz 9 Eylül 1922 sabahı İzmir imizi ve yine 9 Eylül 1922 akşamı Bursa mızı zaferle boşalttı. Akdeniz, ordularımızın zafer şarkıları ile dalgalanıyor... Anadolu nun kurtuluş zaferini kutlarken sana İzmir den, Bursa dan, Akdeniz ufuklarından ordularının selamını da sunuyorum.
Bu tarih insanların silahlardan uzaklaştığı bir zamanın adıdır." "Bu tarih toplumu yönetim gücünün kaynağı olarak "millet iradesi" gösterilmiş, İstiklal Savaşının ve Türkiye Cumhuriyeti nin itici gücü olmuş, "tam bağımsız ve demokrat bir Türkiye" yaratma süreci başlatma tarihidir." "Bu tarih Osmanlı cemaat düzeninin "tebeası-kulları", "vatandaş-yurttaş" kimliğini kazanıp "özgür birey-insan" olabilme tarihidir."
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Perş. Tem. 10, 2008 10:42 pm
------------------------------ ATATÜRK Çeşit çeşit ülkeler Ülkemize saldırdılar Köyleri yakıp yıktılar Yürekleri sızlattılar.
****** ile milleti Kotüleri atmalıyız dediler Kaçanları suya doktüler İnatları yendiler
Ramazan UĞURLU ------------------------------
****** ATATÜRK YOKTU DÜŞMANLAR ÇOKTU ATATÜRK GELDİ DÜŞMANI YENDİ BU GÜZEL YURDU BİZLERE VERDİ Gönderen : ALPARSLAN KAŞIKCI ------------------------------ canım atam Canım Atam Yurdumuzu sen kurtardın Ama allha Şükret Atam Canım tam
Seni özledik niye çünkü 10 kasım 1938 yılında Kaybettik seni atam Kalbizmizde seni anıyoruz
Her 10 kasım değil sabah akşam Her gün her dakkika Atam canım Atam
Gönderen : 5D sınıfı --------------------------- ATATÜRK Canım atam , Benim atam, Sensin bana, Gurur katan. Gönderen : DERS GÜZELİ ------------------------ o bizim atam mız severiz anarız 10 kasım onu anarız herşeyi ona borçluyuz yaşasın atam yaşasın cumhuriyet Gönderen : eda sayın --------------------------- ATAM BENİM!!! ATAM BENİM SEN KURTARDIN BİZİ SEN OLMASAYDIN DÜŞMANLARIN KÖLELERİ KALIRDIK İYİKİ VARDIN ATAM SENİİ ÖLENE KADAR ÇOK SEVBCEGİM ATAMM!!!!! Gönderen : GÖZDE HOTALAK ---------------------------- ATAM NEREDESİN? ATAM BİLİYOR MUSUN? SENİ ÇOK SEVİYORUM, DÜNYA ATAM DİYOR, BİLKİ SENİ ÇOK SEVİYORUZ Gönderen : ECE YERCİ -------------------------- ATAM SEN GÖSTERDİN NEDİR VATAN SEN ANLATTIN KİMDİR DÜŞMAN SEN ÖRETTİN İLİM İRFAN SEN KURTARDIN BU MİLLETİ
GEÇMİŞİM NE YURDUM NERDE DEVA BULDUN MİLLİ DERDE KIYMET VERDİN HER BİR FERDE SEN KURDUN BU MİLLETİ
Gönderen : DELİKIZ ---------------------------- ATATÜRKÜM SEN BİZİ KURTARDIN CANINI VEDA ETTİN BİZLERE BİZDE SENİN İÇİN CANIMIZI FEDA EDECEGİZ ATATÜRKÜM GÖREYİM O GÜZEL YÜZÜNÜ ATATÜRKÜM SEN NEYMİŞSİN ATATÜRKÜM SENİ ÇOK SEVİYORUZ Gönderen : BÜŞRA ÇETİN ----------------------------- ATAM Atam sen ölmedin Topraga gömülmedin Bil bakalım neredesin Binicik kalbimdesin Gönderen : ZEYNEP AYHAN
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Perş. Tem. 10, 2008 10:43 pm
bir o kadar guzel bir o kadarda uzuntulu görüntü arkadaşlar şimdi aşağıdaki resme iyi bakın...bu resim öyle bir resimki atamızın naaşı anıtkabire giderken bir ara sokak ta sadece 3 saniye liğine atamızın naaşına son bir saygı vazifesi olarak toplanan bu kalabalık halkımız değilde kimdir..ayrıca pencerelere dikkat edin her yer insanla dolu.ayrıca bu kalabalığa naaşın başındaki 3 asker çok şaşırmış olacakki bakın nasılda şaşkınlıkla insanlara bakıyolar
PeSiMiST_SaGoPa_KaJMeR Tecrübeli Üye
Mesaj Sayısı : 218 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 11/08/08
Başarı: (200/1000) Rep Puanı: (70/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Ptsi Ağus. 11, 2008 1:25 pm
benden de bir kaç resim
muzur_kedi S.Mod
Mesaj Sayısı : 1759 Yaş : 32 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 31/05/08
Başarı: (900/1000) Rep Puanı: (510/1500)
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - C.tesi Ağus. 16, 2008 9:18 pm
PeSiMiST_SaGoPa_KaJMeR saol duyarlılıgın ve paylasım ıcın
rtnrtn Üye
Mesaj Sayısı : 1 Ruh Halim : Kayıt tarihi : 29/09/10
Konu: Geri: - ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları - Çarş. Eyl. 29, 2010 4:02 pm
Ulu önderimizin resimlerini duvarlarımızda da ucuz duvar sticker çeşitleriyle görebiliriz.
- ******ün Hayatı Anıları ****** resimleri yazıları -