Hayko Cepkin Röportajı

Hangibar.com olarak yaklaşık bir aydır görüşüyorduk Sinan Bey’le ve Suat Bey’le. Kendileri Hayko Cepkin’in menajerleri. İkisi de çok iyi ve gerçekten çalışkan insanlar. İşlerini çok iyi yapıyorlar. Anlaştık, mekanımızı ayarladık; Ankara’nın en gözde mekanlarından Overall. Savaş Bey de, Overall’un ortaklarından, çok ilgilendi projeyle. Overall’un da birinci yılıydı zaten 15 Aralık. Hangibar.com, Overall, Hayko Cepkin. Tripotun üç ayağı da sağlamdı. Dolayısıyla artık her şey hazırdı. Şimdi 15 Aralık sabahını beklemek gerekecekti Hayko Cepkin ve arkadaşlarıyla tanışmak, onları en iyi şekilde ağırlamak için.

15 Aralık sabahı, Bilal’le AŞTİ’ye gittik. Sabah dediğim gerçek anlamıyla sabah. Saat 5.30’da kalktım ben, Bilal hiç uyumadı. Bilal, iki gün boyunca bizi Ankara’nın bir ucundan bir ucuna, hiçbir saat sınırlaması olmaksızın götüren arkadaşımız. Overall’da çalışıyor. Overall’un minibüsünü kullandı bizim için. Ama erken gitmişiz AŞTİ’ye. Biz sabah 6’da ordaydık. Ama başka kimse yoktu: Ben, Bilal, inler, cinler. Tabi bi kaç da AŞTİ çalışanı. Gelip giden iki üç otobüs. Napalım da zaman geçirelim derken, top oynayan inler-cinler bize maç teklif etti. E haliyle yenildik. Ama bilerek, ne olur ne olmaz:)

Saat 7’de geldi otobüs. Sinan Bey indi önce, ardından Onur Şengül, Hayko Cepkin, Umut Töre ve Murat Cem Ergül. Hepsi süper sıcakkanlı adamlar. “Davul”da Murat; her an gülen yüzüyle etrafına neşe saçıyor. “Bas”ta Onur, Ankara üzerine yaptığı esprilerine otobüsten iner inmez başladı: “Ankara’nın Dikmeni, bi daha gelirsem …”den tutun da Vizontele’de Cem Yılmaz’ın kullandığı repliklere kadar. Sonra bütün gün süren espriler tabi. Ama çoğu güzeldi hakkını yememek lazım “Gitar”da Umut da güne güzel başladı. Espriler, anılar, kahkahalar… Hele konser sonrası birisi yanına gelip “abi iyi hoş da, niye playback yaptın?” diye sorunca en az bir aylık daha malzeme topladı. Yani diyeceğim o ki o da super bir adammış. Umarım hep böyle olurlar.

Ve Hayko Cepkin… Hayko Cepkin’i anlatmakla olmaz. Herkesin tanıması lazım bu adamı. Yani ben anlatırım da ne kadarını anlatabilirim ki? Yok Türkçem yeter de, Türkçe yetmez. Çok kelime lazım, zira kifayetsiz kalırlar. Sabah Otobüs’ten indi, bütün gece otobüste de sohbet ettiği belli olacak bir şekilde muavine teşekkür etti. Sonra bizimle sıcak bir şekilde selamlaştı. O da hemen Onur, Murat ve Umut gibi başladı şakalaşmaya. Yani adam sokakta bizden birisi. Farklı olduğunu hissediyorsun ister istemez ama o hissettirmemeye çalışıyor.

Birinci izlenim: Adamın bi tarafı kalkmamış.

Sonra dinlenmeye gittiler Mülkiyeliler Oteli’ne. Orada çalışan arkadaşlara da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Odalara eşyaları bıraktık, kahvaltı yaptık ve ekip, odalarında dinlenmeye çekildi.

Saat 13.00’de Elif ve Eren’de geldiler. Hayko Cepkin, Sinan, Elif, Eren ve Ben, yine Bilal’in kaptanlığında Radyo Bilkent’te gittik. Radyo Bilkent’te arkadaşlar bizi kapıda karşıladılar. Radyo’ya çıktık, çok sıcak bir ortam. Biraz oturup sohbet ettik, kahvelerimizi içtik ve Hayko Cepkin söyleşi için stüdyoya girdi. Çok güzel bir söyleşi oldu. Sorular da çok güzeldi, cevaplar da. Hayko Cepkin aralarda yine espriler yapıyor, sorulara çok net cevaplar veriyordu.

Ve ikinci izlenim: Adamın bir tarzı var ve bundan ödün vermiyor. Vermeyi de düşünmüyor. Dobra bir adam.

Oradan çıktık, Radyo Vizyon’a gittik. Orada zaten hep güzel karşılanıyoruz. Yine sıcak ve her zamanki gibi profesyonel bir ortam var. Biraz Sohbet’in ardından, Hayko yine söyleşiye girdi. Söyleşi biraz daha uzun sürdü bir öncekine oranla. Ayrıca oldukça da keyifli geçti. Sonra akşam görüşmek üzere ayrıldık Radyo Vizyon’dan.

Saat 17.00’yi biraz geçe mekana gittik. Sound check var. Mekanda bizi Hayko Cepkin Forumundan arkadaşlar bekliyordu. Hayko Cepkin, forumdaki arkadaşlarla sohbet etti, fotoğraf çekildi. Sahneyi hazırladık, sound check başladı. Önce Murat davulun ayarlarını yaptı, sonra Umut gitarı hazırladı, Onur bası ayarladı ve altyapının da hazırlanmasıyla Hayko çıktı sahneye. Bu sadece bir sound checkti ve ben daha o andaki performanstan bile çok etkilendim.

Üçüncü izlenim: Bu adamın sesi süper.

Sonra Grup Dem geldi sound check’e. Onlar da çok iyi. Çıktılar, sound checklerini yaptılar ve sahne alacakları zamanı beklemeye başladılar.

Biz bu arada yemek yiyorduk ekiple ve forumdan arkadaşlarla. Savaş Bey bize çok güzel bir yemek hazırlatmış. Yemekten sonra Otel’e geçti ekip ve konseri beklemeye koyuldu.

Saat 21.40 gibi DEM sahne aldı ilk olarak. Grup DEM her cumartesi Garage’da sahne alıyor. Gerçekten çok iyi bir performans sahnelediler. Hem de daha mekan dolmamıştı bile. Tam 2,5 saat sahnede kaldılar ve bana mısın demedi adamlar. Çok taktir ettim, Ankara Çilekeş, Deja-vu, Seksendört gibi gruplardan sonra yeni bir gruba daha gebe gibi.

Veee, işte Hayko Cepkin sahnede. Altında beyaz bir Reebok eşofman altı, beyaz bir Reebok ayakkabı, elinde mikrofonu; gövdesindeki “CROW “ dövmeleriyle seyircinin karşısında. Kollarını iki yana açmış onlara meydan okuyor. Belki de selamlıyor onları. Gözlerindeki, Radyo Bilkent’teki söyleşide dile getirdiği, “burayı yıkacağım” motivasyonunu görmemek imkansız.

Dördüncü İzlenim: Star ışığı denen şey bu adamdan çıkıyor!

“Yarası Saklı”yla başlıyor konser. Zaten albümün de ilk şarkısı “Yarası Saklı”. Ama burada biraz fark var. Albümdeki şarkıların çoğu için geçerli bu. Sahnede bu şarkılar bambaşka yorumlanıyor. Hayko Albümde çok sakin. Zaten Albümün adı da “Sakin Olmam Lazım” Sanırım komşular yüzünden. Ne alakası var demeyin. Yakında yaptığımız röportajı da koyacağız siteye, orada okursunuz. Albümde çok sakin Hayko, ama konserde bambaşka. Zaman zaman çok öfkeleniyor Hayko. Dünya’ya karşı bir öfke gibi geldi bana. Hayata karşı. Sana karşı. Bana karşı. Brutal Vokallerle dile getiriyor bu öfkesini. Sonra birden yüzünde bir hüzün görüyorsunuz. Sesine de yansıyor bu hüzün. Ardından Murat Başer’in milliyetteki yazısında da dile getirdiği o “iblis”i görüyorsunuz yüzünde. Kilise korosunun, operanın, klavyenin ve daha bir sürü şeyin beslediği müziğindeki evrensel dokular ruhunuzu sarıyor. Hayko ise o sırada sahnede “evrenle birleşiyor”. Eşsiz bir sahne şovuna tanık oluyorsunuz.

Beşinci izlenim: Uzun süredir böyle bir sahne performansı izlememiştim!

Bütün konser boyunca böyle Hayko Cepkin sahnede. Şarkılarındaki sözleri müthiş bir tiyatral performansla anlatıyor sahnede Hayko, Sinan Bey’in de gözlemlediği gibi “bazıları sadece bu gösteriyi izlemeye geliyor”. Seyirciyle kurduğu göz temasıyla onları da çekiyor yanına, ayrı bir yere götürüyor insanları. Bambaşka bir zamanda, bambaşka bir mekana oluyorsunuz.
Son izlenim: Hayko Cepkin, piyasadaki çoğu rock grubunun/şarkıcısının yanından bile geçemeyeceği müzikal bir altyapıyla çok sağlam geliyor.

Hürriyet - Kelebek RöpoRtajı



Yeni albümünün piyasaya çıkması için gün sayan Hayko Cepkin, bu haftadan itibaren MTV Europe’da, Alternative Nation programında tüm Avrupa’ya adını duyuracak. İlk albümün üzerinden iki yıl geçtiğini ve artık kendini tamamen ifade edebileceğini söyleyen Hayko "Tanışma Bitti" diyor.

Bilmeyenler için hemen anlatmak gerek -ki okuyucularımız arasında sanmıyorum ki Hayko Cepkin'i bir kere dinlemeyen bir insan olsun- hikaye dünyanın gaz ve toz bulutu olduğu zamanlarda başlıyor. Her ailenin evladına yaptığı ilk numara olarak oğullarına bir org alıveriyorlar. Hem de Casio GT647 hit klavye. Dededen akordeon çalma tekniklerini de kapıp, tuşlu çalgı kullanmaya yatkın olduğunu görüyor. Ondan sonra kilise korosunda hammend ile tanışıyor Hayko. Sesi kendisini daha da etkiliyor. Eğitimini almaya karar veriyor, operaya giriyor, iki sene ancak devam edebiliyor.

Sonrasında ise Timur Selçuk, Akademi İstanbul Piyano dersleri derken kendisine küçük bir kayıt ortamı kuruyor, sırf öğrenmediği bir şey kalmasın diye. İlk albümü "Sakin Olmam Lazım"ı evinde sessiz sedasız kaydediyor. Sessiz sedasız diyorum, evindeki küçük odanın altında üstünde oturan insanlar brutal vokalleri kaldıramaz diye tın tın söylüyor şarkılarını. Bakıyorsunuz ki konserleri paldır küldür, öfkesi damarlarınıza işleyiveriyor.

Şimdilerde ise iki heyecan birden var bünyesinde. İlki 2 yıl aradan sonra çıkaracağı ikinci albümü "Tanışma Bitti", diğeri ise MTV Europe'da yayınlanan Alternative Nation programında tüm Avrupa'nın kendisini tanıyacak olması.

-Ünlü isimlerin albümlerinde ve konserlerinde adınız var. Ayrıca "Alt Geçit" isimli grubunuzla katıldığınız Roxy Müzik Günleri macerası...

Demir Demirkan ve Aylin Aslım'ın albüm projelerinde ve sonrasında sahne performanslarında onlarla birlikte çaldığım doğrudur. "Alt Geçit" beste grubuydu. Davulcumuz Burak Gürpınar'dı, daha Kurban albüm aşamasıydı, bir de hâlâ gitarları çalan Umut vardı grupta. Bize Upflex derlerdi; hani var ya böyle karın kası çalıştıran üçgen bir alet... 1996 yılında çok sert çalıyoruz diye kovulduk bardan. Onun dışında da hiç grupta çalmadım.

- Tek başınıza yolunuza devam ediyorsunuz ve açıkça görülüyor ki kontrolün elinizde olmasından hoşlanıyorsunuz...

Evet. Yapmak istediğim şeyler var. Mesela çok hayalperestim. Düşün; bir hayalim var ve içinde bir ova var. Sana ovayı anlatırım, senin kafanda başka bir ova canlanır ama hikayenin sonucu aynı ortak noktadadır. Aynısına çok yakınını düşünebilirsin belki ama aynısını algılayamazsın. Sana ne anlatırsam anlatayım, benim anlattığım gibi olmayacağı için acizlik gibi geldi. Bir prodüktöre derdini anlatmak ve istediğini alamamak, aynı şekilde eğitimsiz ve cahil olduğun için "Ya abi buraya böyle bir şey istiyorum ama adını bilmiyorum" demek acizlik! Böyle bir durumda kalmamak için kendimi eğittim. Artık bir şey istediğimde sonucu çat diye alıyorum. Kendimle kalmayı daha çok seviyorum. Benim istediğim gibi bas line'ları yazılsın, benim istediğim gibi gitar tonları çalınsın. Sonuçta benim bestelerim, benim sözlerim, benim hikayem, benim projem... Ben ne istediğimi daha iyi bilince paylaşma kısmı rahat oluyor.

- Yola çıkarken kaç besteniz hazırdı?

İlk albüm şarkıları dışında ikinci ve hatta üçüncü albümün materyalleri bile hazırdı elimde. İkinci albüme onlardan iki şarkı girdi. Onun dışındakiler 0 km. oldu. Kafam değişti çünkü. Kafamda bir hikaye oluşturdum ve hikayenin konusu da korku oldu. Dosyada duran hiçbir parça da buna uymuyordu. Temaya uygun çalmayı sevdiğim armoniler vardı. Diğer parçaları sildim. Mesela üçüncü albüm materyalleri yok elimde. Başka bir tema bulduğum zaman ona da yazmaya başlayacağım.

- Korku, stilinize çok uygun bir seçim olmuş...

Zaten müzikte neşe kültürüm yoktur. Genel olarak barok şeyler yazarım, klasik müzik dinler, Bach severim. Bu tema dikte sistemi ile birleşerek anlatmak istediklerimi daha rahat söyletme ve algılatma şansı tanıdı. "Artık uyanmalısın, çok garip bir dünya, uyan artık" demekle "uyan" demek arasında fark var. Gözlerin içine bakmak ve korku vermek daha anlaşılır geliyor. Yaptığım işe inanıyorum.

- Yeni albüm "Tanışma Bitti" ile biz ne zaman tanışacağız?

Yeni albüm nisan sonu ya da gecikirse Mayıs'ın 10'una kadar çıkmış olur. Aksilikler ve konserler oluyor. Bir günün kaybı demek 1-2 parçanın mix’inin gecikmesi demek. Albümün prodüktörü de benim. Bahsettiğimiz "bencillik" işte... İlk albümde eksik olan canlı davul ve adam gibi vokal sorununu artık stüdyoda aştık. İkinci albümde belki o tırnaklar daha da uzayacak ve daha derin tırmalayacağım. Belki ama sabretmem gerekiyor, "Sakin Olmam Lazım".

- Rock müzik camiası dinleyicisinden sanatçısına daha bilgili ve daha ağırbaşlı değil midir, ailelere bu mu anlatılamıyor?

Hep iddia ettiğim konu şu; bizim piyasamız daha popüler olup daha çok tanındığı zaman, insanlar bugüne kadar seyrettiklerinin ne kadar çamurun içerisinde dolaştığını anlayacak. Toplum saçı rengarenk, küpeli, dövmeli diye "tüü tipe bak" dediği adamların düşünceye dayalı yaşadığını anlayacak ve inandıkları her şey yıkılacak. Çünkü bizim fiks imajımız "tü kaka pis, ay tipe bak"... Ama özüne baktığınız zaman biz üreten kısımdayız. Üretmek için zaman harcamak zorundasın. Diğer tarafta bir yorumculuk kültürü var zaten. Paran varsa o besteyi satın alırsın, okursun. Bu konuda bizler daha fazla üzerine düşünüyor, araştırıyor ve üretiyoruz. Demek ki bu güne kadar bildikleri şeyler yanlış...

paylaşım için tşkler canımm bayılıoom ben bu haykooaaa